36,6110$% 0.05
39,8726€% -0.04
47,5068£% 0.08
3.508,24%1,65
5.750,00%1,15
10.727,58%1,39
2935759฿%-2.17775
1969 yılına kadar Türkiye’de iki görüş hâkim vaziyette idi. Bunlardan birisi sağcı görüş, diğeri ise solcu görüştü. Bunların ana siyasi kuruluşları Genel Başkanlığını Süleyman Demirel’in yürüttüğü Adalet Partisi (AP) ve diğeri ise Genel Başkanlığını önce İsmet İnönü’nün sonra da Bülent Ecevit’in yürüttüğü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) idi.
Bu iki anaç parti birbirleriyle o kadar kavgalı idi ki bunların kavgasından millet bizar kalır, CHP’den korkan AP’ye, AP’den korkan da CHP’ye giderdi. Erbakan Hocanın daha sonra yaptığı bir benzetme söyleyecek olursak, ülkemizde ‘Tam bir horoz dövüşü’ vardı. Tabii Hocamız bu dövüşün sergilendiği ortamı da bir tiyatroya benzetir, halkı da bu Yahudi tiyatrosunu seyreden seyirciler olarak tarif ederdi. Bu seyirciler tiyatro dışında başka bir şey görmedikleri için oyları ya ona ya da buna verirlerdi.
SAĞCILIK, SOLCULUK
Sağcı görüş Müslümanlığı temsil etmez, Avrupa’nın Batısındaki faizci, sömürücü, ahlaksız Kapitalist düzenleri temsil ederdi. Solcu görüş de Avrupa’nın doğusundaki Komünist düzeni temsil etme iddiasındaydı.
Bunlar iktidara geldiklerinde icraatlarında hiçbir değişiklik olmamasına rağmen kavgaları devam ederdi. Bunların ikisi de Batı’yı üstün görürlerdi. Bunların ikisi de ABD’ciydi. Her ikisi de Avrupa Birliği’ni (AB) ideal olarak görmüş, oraya girebilmek için yanıp tutuşmuşlardı.
Bunların ikisi de faizciydi. Devletin parasını %50 faiz ile bankalara yatırır, para lazım olunca da %150 faiz ile bankalara borçlanırlardı. Mesela Türkiye Elektrik Kurumu’nun (TEK) bankalara yatırdığı parayı, Karayolları Genel Müdürlüğü kullanacağı zaman ancak bu sistem içinde kullanabilirdi.
Bu iki siyasi kuruluş da vergileri 60 milyon fakirin sırtından alırdı. Kurulan vergi sistemine göre ülkede varlıklı kimseler vergi ödemez, fakirin ihtiyacını gidermek için aldığı her şeyin içinde birikmiş faiz ve vergiyi, aldığı malın içinde zengine öder o da bunun bir kısmını vergi diye maliyeye öderdi.
Bunların dönemin ahlak zaafa uğratılmış, eline küçük bir makam geçiren bu makamda rüşvet almadan iş yapmazdı.
Yıl 1969 gelince bu oyun bozuldu. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, kurduğu Milli Nizam Partisi’yle (MNP) görüşlerin 2 değil 3 olduğunu bunlarda birinin ve en üstününün de ‘Milli Görüş’ olduğunu ortaya attı. Milli Görüş, her icraatta çözümü milli değerlerimizde arayan bir görüştü. Onun ilk bayrağı ‘Ahlak ve Maneviyat’, “Ağır Sanayi”, “Her İşte Adaletin Sağlanması, Üretim ve Kalkınma’ idi.
HAK VE BATIL
MNP bu Batıcı partilerden üstünlüğünü hem sloganlarla, hem konuşmalarıyla ve hem de icraatlarıyla ortaya koydu. Böylece Hak gelince Batıl yok olmuştu.
Daha sonraları bu ifadeler de sistemleştirildi ve söylem; ‘Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya’ olarak kamuoyuna arz edildi.
O gün öyleydi de, bu gün nasıl? Bu tiyatro değişmedi. Sadece kostüm ve oyuncular değişti. Oynanan tiyatronun halka seyrettirilmesinde medya (TV’ler, gazete ve radyolar) yer aldı. Hangi partinin medya gücü fazlaysa o halka tesir etmekte ve oyları o toplamaktadır.
Necip Fazıl, MNP’de
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.