34,2698$% 0.01
37,2895€% 0.13
44,5378£% 0.21
3.067,72%-0,10
5.108,00%-0,06
9.006,55%0,68
2477486฿%-0.20549
SÛRİYELİLER ve de BİZ…
Bugün mevzu körlükten açıldı. Dünyâda da, âhirette de görmek çok önemli. Bu tür konuları, göz göre göre (!) üzerimize konduramadığımız için bizimle alâkası yokmuşçasına öylesine okuyup geçiyoruz belki ama hiç te öyle değil sanki sevgili dostlar. Eğer biraz irdelersek, öyle kör noktalarımız çıkıyor ki ortaya.
Sabah Kur’an sayfalarını çevirirken İsrâ Sûresinde tevâfuk etti bu kavram ilk olarak. Âyetler şöyle meâlen:
KİMİN ya da NEYİN PEŞİNDESİN?
“Her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defterleri sağından verilirse işte onlar amel defterlerini okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğramayacaklardır. İsra﴾71﴿
“Bu dünyada kör olan âhirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır.” İsrâ﴾72﴿
Tabiî, bunu okuyunca hemen körlük ve sağırlık kavramlarının geçtiği diğer âyetler geliyor akla. Onlardan biri de şöyle:
İMAMI OLMAMAK ya da ŞAŞKINLIK!
“And olsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kâlpleri vardır ama kavrayamazlar; gözleri vardır ama göremezler; kulakları vardır ama işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gâfiller onlardır.” ﴾Âraf:179﴿
Görüldüğü gibi, her şey çok açık. Dolayısıyla buradan İsrâ Sûresinin sıradaki diğer âyetlerine geçelim:
73. (Habîbim, yâ Muhammed!) Neredeyse (o müşrikler) seni dahi, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftirâ edesin diye, gerçekten fitneye düşüreceklerdi ve (sen onlara uysaydın) o takdirde seni dost edineceklerdi.
…AZ BİR ŞEY MEYLEDECEKTİN…
74. Hâlbuki (biz) sana sebat vermemiş olsaydık, gerçekten nerede ise onlara az bir şey meyledecektin. (2)
75. O takdirde sana hayâtın kat kat (azâb)ını, ölümün de kat kat (azâb)ını tattırırdık; sonra bize karşı kendine bir yardımcı da bulamazdın.
Mustafa Destici “Suriyeli Sığınmacıların Ekonomimize bir zararı yok” Ülkeye yük olmasınlar;
Evinde misafir et sayın Destici. Engel olan mı var?
Tam burada facebok’ta İdris Aydın hesabına âit yukardaki paylaşım düştü ekrana. Ben de sıcağı sıcağına şöyle bir tepki verdim:
ANA RAHMETTİR, BABA ENSAR…
Nuri Kahraman: “Kardeş! (İdris AYDIN) Bak az önce okudum ve de sohbetler ya da vaazlarda da anlatırım diye fotoğrafını çektim. Aman dikkat edelim. HAYRAT MEÂLİ sayfa 288 İsra 74. Âyet’in 2 nolu dip notu. Ben de yeni fark ettim ve de ürperdim. Onları oku ve de paylaşımını gözden geçir. Bak, sen bizden daha fazla Anadolu çocuğusun. Anadolu çocuğunda ana yüreği olur; Ana rahimdir, rahmettir, merhamettir; hayırlı iftarlar, birbirimize çok uzak değilmişiz, görüşmek te nasip olur inşâllâh…”
ÇOK İLGİNÇ ve de İBRETÂMİZ…
74. âyete âit 2 No’lu dipnot, yâni âyetle ilgili kısa açıklama şöyle: “Kureyş ileri gelenleri, Resûl-i Ekrem (ASM)’ın yanına geldikleri zamanlarda, zayıf ve fakir Müslümanları meclislerinde görmek istemediklerini beyân ettiler. Peygamberimiz(ASM) ise, bu vesîle ile belki îmâna gelirler ümîdiyle, onların tekliflerine hafif bir meyil göstermişti. Bunun üzerine bu âyet nâzil olmuştur. (Kurtubî, c. 5/10, 299)”
Değerli dostlar; her şey çok açık. O zaman böylesi paylaşımları ve bizi Ensar vasfından uzaklaştıran, hangi vasfa taşıdığı meçhul düşünceleri taşımaktan çekinmemiz gerektiği âşikâr. Umarız bu tür düşünceleri olanlar tavırlarını gözden geçirirler. İnancımız bunu gerektiriyor görüldüğü gibi.
ZEYNEB’İM TÜRKİYE’NİN YOLUNU TUTTUUUN!
Kaldı ki, elbette uyum problemleri açıksa da ekonomik anlamda katkıları olduğu hususunda ben de Testici gibi düşünüyorum. Tıpkı bir zamanlar bizim işçilerin Almanya’daki fonksiyonları gibi bir şey. Biz millet olarak, hep masa başı iş talebi olan bir topluluk hâline geldik rehavetten. Sûriyeli dediğimiz, hâllerinden ibret alınacak mazlum kardeşlerimiz olmasa onların sürünürcesine katlandıkları bu, sözüm ona “ayak” işlerine bizimkiler ölseler tenezzül buyururlar mı acaba?
Her neyse bu, başlı başına ve de olukça uzun bir konu. Bir yazının boyutlarını çok aşıyor.
KÖR KİMDİR ya da BİZ KÖR MÜYÜZ?
Diğer yandan, bu gerçekleri görememek te bir nevî körlük gâlibâ. Kaynağı nefis, gurur, taassup, şövenizm ya da İslâm düşmanlığı olabilir. Hangisi olursa olsun, hiç biri de ne insânî, ne de islâmî değil.
Biz Allâh’ın mazlum kullarına kucak açıyoruz. Rabbimiz de bize dünyâ küffarına karşı yardımcı olacaktır. Böyle inanıyoruz. Ondan öte âyetler ve hadisler var bu konuda. Ancak ayrı bir yazı konusu yapmak gerekir.
Şimdi, bir paylaşımımız daha var bu meyanda. Zâten, aynı temalı paylaşımların peş peşe gelmesi yazdırdı bu konuyu bize. Söz, Lüleburgaz Ensârından Eyyüb Sabri ERDEM Kardeşimizde:
“İmam Ahmed b. Hanbel -Rahmetullâhi Aleyh- cemaati kalabalık bir camide imamken, cemaatin kalabalık olması hoşuna giden birisi,
İmam Ahmed cevap verir:
Soruyu soran kendini tutamaz ve şöyle der:
İDRİS AYDIN DA, GİBİLER DE OKUSUN!
İmam edeple kırmadan şöyle cevap verir:
Kör; ”Kıbleye yönelip de yetimlere ve fakirlere sırtını dönen kimsedir”
Kör; ”Allah için secde eden ama kullarına büyüklenen kimsedir.”
Kör; ”Camide ilk safta namazda, açların safında ve hakkı söylemekte kayıp olan kimsedir”
Kör; ”Her gün sadaka verebilecek durumda iken, bir gün sadaka veren kimsedir”
Kör; ”Yemekten oruç tutan, haramdan oruç tutmayan kimsedir”
Kör; ”Kâbe’de tavaf eden ama fakirlerin etrafında tavaf etmeyi unutan kimsedir”
Kör; ”Namaz kılan, oruç tutan, sonra ticarette, alışverişte insanları aldatıp dolandırandır”
Kör; ”Namaz kılan, namazı kendisine fayda vermeyen kimsedir”
Kör; ”Dinde işine geleni alan, işine gelmeyeni terk eden kimsedir”
Kör; ”Her şeyi anlayıp bildiğini sanıp ta, hiç bir şey bilmeyen kimsedir’
Vel’hâsıl; Rabbimiz her türlü körlük ve de nankörlüklerden koruyup, bizleri fikreden, zikreden ve de şükreden sâlih kullarından eylesin;
Zîrâ ne demişler: GÖRENEDİR GÖRENE;
KÖRE NEDİR KÖRE NE? wes’selâm…